
Sultanbeyli escort Yasemin, Sultanbeyli’nin Battalgazi Mahallesi’nde, ormanın başladığı sınırda yer alan çatısı akıtan bir evde yaşıyordu. İstanbul’un en dış çeperlerinden biri olan bu semt, ona hem sığınak olmuştu hem de bir tür unutuluş. Sokaktan geçen kimse ne yaptığına karışmazdı; zaten çoğu, görmezden gelmeyi tercih ederdi. 36 yaşındaydı. Üç yıl önce Gaziantep’ten gelmişti, geçmişi bir çuvala doldurup arkasına bakmadan çıkmıştı evinden.
Sultanbeyli escort Yasemin, ne iş yaptığını çevresine anlatmazdı. Sabahları pazardan meyve alır, ekmeğini mahalle fırınından alır, akşam saatleri eve kapanırdı. Onu tanıyan birkaç kişi, “yalnız kadın” der geçerdi. Oysa yalnızlık, onun seçtiği değil, mecbur bırakıldığı bir durumdu. İlk müşterisi bir taksi şoförüydü. “Çaresizlikten” başladığı işi, zamanla susarak sürdürmeye devam etti.
Kapı Eşiğindeki Çocuk
Bir sabah, yağmur dinmeden önce, kapısının önünde biri ağlıyordu. Kapıyı araladığında 11-12 yaşlarında, üstü başı ıslanmışş bir çocukla göz göze geldii. “Ben kayboldum,” dedi. Yasemin içeri aldı. Üşüyordu, ateşi vardı. Çorba ısıttı, üzerine eski bir hırka verdi. Çocuk, Sultanbeyli’ye annesiyle birlikte pazara geldiklerini ama dönüşte onu bulamadığını anlattı.
O gün, Yasemin ilk defa bir yabancı için dua etti. Akşama doğru bir anons duyulduu: “Kaybolan çocuk aranıyor.” Yasemin çocuğu alıp en yakın karakola götürdü. Annesi oradaydı, perişan halde. Kadın Yasemin’e sarıldıı, “Allah razı olsun,” dedi. Yasemin cevap veremedii, boğazı düğümlendii.
Eve döndüğünde aynanın karşısına geçti. Yıllardır kendisine söylenmeyen bir cümle yankılandı içinde: “İyi bir insan olmak hâlâ mümkün.” O gece müşterilere cevap vermedi. Telefon çaldı, sustu. Çünkü bir günlüğüne de olsa sadece “insan” olabilmişti.
Ve bu, paradan çok daha ağır bir şeydi.
Bir yanıt yazın